1 Mayıs 2013 Çarşamba

Fizigin Tarihçesi Nedir?


Ortaçağ; 

Bu dönemin sonlarına doğru fizik çalışmaları iki ana konu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunlardan birisi mekanik, diğeri ise optiktir. Mekanikte Aristoteles'in hareket kuramı üzerinde çalışılmış, optikte ise Ibn el-Heysem'in düşünceleri doğrultusunda çeşitli sorunlar üzerinde açıklamalar yapılmıştır.

Yunan Dünyası'nda oldugu gibi, Ortaçağ İslâm Dünyasında da, bugünkü fizik bilimine karşılık gelen bağımsız bir disiplin yoktur ve fizik arastırmaları, doğa felsefesinin sınırları içinde yürütülmüştür. Bu anlayış, aslında yakın dönemlere kadar gelmiştir. Örneğin, fizik tarihinin en büyük bilginlerinden birisi olan Newton, temel yapıtını"Doga Felsefesinin Temel İlkeleri" olarak adlandırmıstır ve dolayısıyla kendisini bir doğa filozofu olarak görmüştür.

Islâm Dünyası'ndaki fizik çalışmaları, hareket ve boşluk gibi, Aristoteles'in belirlediği konular çerçevesinde kalmıştır ve onun görüşlerine dayanmıştır. Oluş ve bozuluşa uğrayan her şey, Aristoteles metafiziğinin temelini oluşturan dört nedensel ilke doğrultusunda anlamlandırılmaya çalışılmıştır.

Hareket, belirli bir cismin, belirli bir biçimde gerçeklesen deviniminden oluşmuştur ve bu devinimin hem bir yapıcısı ve hem de bir amacı bulunmaktadir. Yine bu dönem fiziğinin diğer bir özelliği, bugün fiziğin bir dalı olan, ışık ve ses gibi belli başlı konuların, o dönem için fiziksel bilimlerin değil de, matematiksel bilimlerin bir dalı olarak kabul edilmesidir. Nitekim optik konusunda çok değerli çalışmalar yapan Ibn el-Heysem, uzun süre Doğu'da ve Bati'da bir fizikçiden çok bir matematikçi olarak algılanmış ve tanınmıştır.

Yeniçag;

Bu dönemde fizik alanı diğer alanlar kadar gelişmemiştir. Ancak Gilbert'in mıknatıs üzerine yapmıs olduğu deneysel incelemeler deneysel yöntemin güçlenmesini sağlamıştır.


Bu dönemde çağdaş mekanik ve optik bilimleri kurulmuştur. Galilei, kinematiksel yaklaşımı benimseyerek çağdaş mekaniğin temel problemlerini matematiksel olarak açıklanmış ve çözüme kavuşturulmuştur.


Eylemsizlik İlkesi'nin formüle edilmesi ile birlikte klasik mekaniğin doğal yer, ivme ve kütle gibi temel kavramları matematiksel bir biçimde yeniden ifade edilmiş ve durağanlık, hareket gibi, hareket de durağanlık gibi doğal bir olgu niteliğine kavuşturulmuş ve bu bağlamda hareket bir problem olmaktan çıkarılmıstır.


Newton ise Eylemsizlik Ilkesi'nin doğal bir hareket olarak kabul edilmesi sonucunda döngüsel hareketin açıklanmasının gerekliliğini vurgulayarak, kinematiksel yaklaşımın yerine dinamiksel yaklaşimla göksel cisimlerin döngüsel hareketlerini çekim kavramı çerçevesinde çözüme kavusturmustur.

Optikte ise Newton, ışığın yapısına ilişkin olarak Parçacik Kuramı'nı ve Huygens ise günümüzde benimsenen biçiminden farklı bir Dalga Kuramı'nı geliştirmişlerdir.

Yakınçag;

Bu dönemdeki fizik araştirmalarının özellikle elektrik konusunda yoğunlastığı ve Gilbertve Otto von Guericke'in ardından, Du Fay, Franklin, Cavendish, Coulomb, Galvani, Ampere ve Volta'nın çalışmaları sonucunda elektriğin bagımsız bir fizik dalı olarak ortaya çiktiği görülmektedir.

Ayrica, ses, ışık, ısı ve enerjinin doğasını açıklamaya yönelik çalismalar yoğunlasmış ve bu fiziksel varlıklar arasındaki ilişkiler matematiksel olarak gösterilmiştir. Dalton, kimyasal tepkimeleri açıklamak için AtomKuramı'nı, Young ise ısığa iliskin çagdas Dalga Kurami'ni geliştirmiştir.

Bu dönemde Görelilik ve Kuantum Kuramlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, fizik alanı, kavram ve kuramları açısından yeni temellere oturtulmuştur. Atom altı parçacıkların bulunmasından sonra Atom Kuramı bütünüyle yeni bir görünüme kavuşmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder